Keşfetme Cesareti
- Zeynep Selhep
- 14 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 18 Eyl 2024

Güvenlik arayışı bizim en temel ihtiyaçlarımızdan olsa da tüm potansiyelimize kavuşmamızın ve yaşamamızın önünde bir engel olabilir mi? Tanıdık, alışılmış olan bize güvenlik hissi verir ya da en azından öyle sanarız. Tanıdık ve bilindik şeyler bizim için rahattır ve genellikle bilinmeyene, tanınmayana atılmaktan korkarız. Bilinmeyene doğru bir adım risk almayı içerir ve bu alışılmış ve tahmin edilebilir olanın tersidir. Bu yüzden çoğu zaman olduğumuz yerde kalmayı, güvenliği ve rahatlığı satın almayı seçeriz. Erich Fromm bu durumu insanların özgürlükten korkup kaçmalarının da en önemli nedenlerinden biri olarak değerlendirir. Fakat tüm bu güvenliğe rağmen, bir parçamız hayata, farklı olana çekinmeden atılanlara karşı bir hayranlık duyar. Mitolojideki kahraman miti buna iyi bir örnektir. “Kahraman, sahip olduğu şeyleri, evini, ailesini, malını terk ederek bilinmeyene yönelen, yabancı yerlere gitme cesareti gösteren insandır. Korkuya yenik düşmeden, cesaretle onun üzerine gidebilmesi o kişiyi kahraman kılar.” Bu hayranlığın nedeni içimizde belki bizim de yolumuzun böyle olabileceğini hissetmemizdir ve bu isteğimiz ve yeteneğimiz kahramana yansıtılır; böylece kahraman yüceltilir.
Peki bizler nasıl kendimizle olan ilişkimize ve hayata daha cesaretle yaklaşabiliriz? Kahraman olmamıza gerek yok, kendimizi ve kendi gerçek doğamızı keşfetmemize ihtiyacımız var.
Bizler sosyal varlıklarız ve dünyaya geldiğimiz andan itibaren onunla karşılıklı ilişki içindeyiz fakat tüm bu olan bitenin gerçekten benim için ne olduğunu araştırmaya zahmet ediyor muyum? Uyum sağlama, kabul görme uğruna kendi içsel gerçeğimi bastırıyor muyum? Sırf öyle öğretildiği için ya da öyle alışageldiği için mi belirli şekillerde davranıyorum? Sırf beğenilmek ya da sevilmek uğruna aslında bana ait olmayan değerler mi taşıyorum? “Gereklilikler” uğruna içgüdülerimi görmezden geliyor muyum? Sırf tanıdık, alışılmış olduğu için kendimi aslında bütünlüğüm için hiç de iyi olmayan ilişkilere ya da ortamlara mı maruz bırakıyorum? Ne için nelerden ödün veriyorum?
Birilerinin çıkıp bana ne yapacağımı söylemesini mi bekliyorum yoksa kendi sorumluluğumu alabiliyor muyum? Kendi varoluşuma uyumlu davranıyor muyum? Kendimin ne olduğunu keşfetmeye izin veriyor muyum? Kendi özgün varlığımızı dinlememek ve ifade etmemek bir çeşit kendine ihanet değil mi? Kimse yolumuzu bizim için yürüyemez, kendimize gerçek sorular sorabilmek ve belki bulduklarımız hoşumuza gitmese, hoş karşılanmasa ya da şimdiye kadarki düzenimizi tepetaklak etse bile tamamen dürüstlükle bunlarla yüzleşebilmek cesarettir. Ve bu kendiliğinden ödüllendiricidir çünkü bizi oluşumuzla hizalar ve buradan davrandığımızda gerçekten bizim için anlamlı, tatmin edici, otantik bir yaşam sürebiliriz ve bilinçle yaşama katılabiliriz.
“Ruhumuz kendi doğasıyla uyumlu seyler yaptığında huzurlu ve mutludur. Ama doğasına ters bazı davranışlara yöneldiğinde acı çeker.”
Ilham: Erich Fromm
Comments